22 Ekim 2013 Salı

"Zonguldak" geyikleri :)))

Rivayet odur ki, bir tarihte Mehmet Ali Erbil'in Çarkıfelek yarışmasına katılan bir meşhurumuz, "Z" harfini kodlamak amacıyla "Zonguldak'ın Zo'su" deyivermiş.... O gün bu gündür alfabemizin en assolist harfi olan "Z" böyle kodlanır imiş...


Diyorlar ki, Zonguldak'ın adı İngiliz'ler tarafından, "Güldağ Mevkii" olarak bilinen bu bölgeye "Zone Guldag" demelerinden mütevellit "Zonguldak" olmuş... Ben bilmem, öyle deyolllaaa:)))

Zonguldak'taki merdivenlerin bir tanesi sonsuzluğa uzanıyormuş:))) sonsuza kadar yaşamak isteyen varsa üşenmeyip bütün merdivenleri denemeliymiş...

Öylesine bir ekleme oldu  bu seferki biliyorum ama, Zonguldak'ı çok sevdim ben. Ruh Halim'e uygun bir şehir çünkü. Bitmek tükenmek bilmeyen yağmurlar, devamlı puslu gri bir hava, yemyeşil bir doğa,  gökyüzüne selam durmuş merdivenler, arada coşup kuduran deniz'in kayalıkları dövmesi, sokakta kimseye zararı olmayan köpekleri... İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere nispeten yakın olması, bol öğrenci nüfusu barındırması, Kimseye karışmayan, kendi işine bakan ama yardımsever ilgili insanları ile, gotik gotik yaşayayım, evimde oturup kitabımı okuyayım, örgümü öreyim, azıcık aşım kaygusuz başım diyen benim gibi birine çok uygun bir memleket burası... Seviyorum yani...

Satırlarıma bir maniye son vermek istiyorum;

Zonguldak olmasaydı,
Çiçeği solmasaydı,
Zonguldak güzel ama,
Ayrılık olmasaydı...

Orijinal, ben yazdım... :))))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder